İlişik görselde JWST ile bulunan en uzak ve ilk galaksilerin görüntülerini görüyorsunuz. Ortadaki panelde 1 ve 2 nolu galaksilerin büyütülmüşleri var. Glass-z10.5 ‘a baktığınızda ince uzamış görüntüsü onun evrimleşerek disk oluşturduğunun kanıtı.

Fotometrik verilerden en uzak galaksinin uzaklığını z=13 bulmuşlardı, daha sonra tayfsal verilerden z=12.4 olduğu kesinleşti. İki sayı arasında o kadar büyük bir fark yok. Bu bilim dalında çalışan araştırmacılar buldukları görüntüyü analiz ederek sadece onların uzaklıklarını değil, kütlelerini ve galaksinin boyutlarını da ortaya koyabiliyorlar.

Bu uzak galaksilerin özelliklerine bakalım şimdi. Boyutları küçük ama çok parlak galaksiler. Örneğin Glass-z12, 3000 IY büyüklüğünde, Samanyolunun 100 000 IY olduğunu düşünürsek sadece %3’ü büyüklüğünde. Diğer galaksi bundan da küçük, 1275 Iy büyüklüğünde. İşin ilginç yanı bu kadar küçük olmalarına karşın çok parlak olmaları, bir yerde okudum Samanyolundan 6 kez daha parlak olduğunu ifade ediyordu ama o yazıyı tekrar bulamadım.

Evet sorun burada başlıyordu, demek ki evrenin ilk çağlarında oluşan galaksiler bugünkü galaksilere hiç benzemiyordu. Bilimciler yeni yeni teoriler oluşturmaya başladılar. Örneğin z-12 galaksisinin kütlesi 1 milyar güneş kütlesinde. O zaman bu galaksi nasıl bildiğimiz galaksilere göre daha parlak olabilir. Eğer içine bol miktarda hidrojen ve helyumdan oluşmuş (popülasyon-II yıldızları) çok sayıda küçük yıldızlar koyarsak sözü edilen parlaklığı buluruz dediler. Bir başka grup ise popülasyon-II denilen, bugüne kadar hiç gözlenmemiş ama teorisi üzerinde düşünülen yine evrenin ilk maddelerinden oluşmuş ama çok büyük yıldızlardan daha az sayıda koyarsak bu parlaklığı elde ederiz dediler. Bu tür yıldızların aşırı sıcak ortamlarda çok parlak göründükleri düşünülüyor.

Büyük patlama yanlısı veya karşıtı bilimciler evrenin en erken zamanlarında bu kadar parlak galaksi görünce orada neler olup bittiği konusunda ortaya bir açıklama getiremediler, o nedenle yeni teoriler ortaya koyuyorlar. İlk başta sözü edilen karanlık çağın çok erken bittiğini ileri sürdüler ama patlamadan 350 milyon yıl sonra görülen galaksileri oluşturan yıldızların en geç 100 milyon yıl sonra oluşması gerekiyor. Yoksa evren 13.8 milyar yıldan daha mı yaşlı? Eğer öyle ise çok daha büyük sorun ile karşılaşırız.

Yine bir grup bilimci JWSY’dan gelecek tayfsal verileri heyecanla bekliyor. Çünkü onlara göre evrenin bu erken zamanında oluşmuş galaksilerde ağır elementlerin parmak izlerini bekliyorlar ve var olduğunu ileri sürüyorlar. Son olarak gözlenen tüm galaksiler kırmızı renkte, normal olarak bir galaksi yaşlandığında rengi kırmızı olur, yoksa bu galaksiler evrimleşmiş, yıldız oluşumunu tamamlamış yaşlı galaksiler mi? Bilimcilerin açıklaması ise galaksileri oluşturan yıldızlar çok genç ve tayfın mor bölgesinde çok ışınım yapıyorlar ama bize gelmek için galaksiler arası ortamda çok uzun bir yol katetilerinden dolayı kısa dalga boylu ışınlar soğurulmaktadır şeklindedir. Bu açıklama da akla yatkındır.

Bu yazının sonunda size büyük patlama karşıtı ve bu konuda ilginç makaleleri olan Eric Lerner’in her yerde ifade ettiği bir düşüncesinden söz etmek istiyorum. Benim üzerinde çok düşünüp sonuca varamadığım bir konu, bakalım siz ne diyeceksiniz. Eğer evrenin genişlemesi doğruysa bizim en uzak galaksileri bu kadar küçük değil büyük görmemiz gerekirdi diyor Lerner. Ona göre 13.4 milyar yıl önce biz o galaksilere çok daha yakındık diye açıklıyor. O zaman demek ki evren genişlemiyor. Bu evreninin genişlemesi konusuna daha sonraki yazılarımda değineceğim. Sevgilerimle…